Hayvan Çiftliği Özeti ve Yorum 1

 Hüseyin   Odabaşı

Bay Jones’in sahibi olduğu hayvan çiftliğinde gece yarısı hayvanlara etkileyici bir konuşma yapan yaşlı domuz Koca Major, düşmanı da rahatsızlığı da açık seçik ortaya koydu. Rüyasını anlatarak konuşmaya başladı. Sadece hayvanların hâkim olduğu, insanların yok olduğu bir dünya görmüştü düşünde. Konuşmak için boğazını temizledi: 

“İnsan vermeden tüketen tek mahluktur. Bütün hayvanlara hükmeder. Onları çalıştırır, sadece ölmemeleri için doyurur ve kaymağını kendine ayırır. Halbuki bizim gücümüzle toprağı sürer, gübremiz toprağı doyurur fakat kendi derimizden başka bir şeyin sahibi dahi değiliz. Siz inekler geçtiğimiz yıl boyunca kaç litre süt verdiniz? Danaların daha iyi yetişmesine yarayacak olan sütlere ne oldu? Sütün her damlası düşmanlarımızın boğazından aşağıya indi. Ya sen Clover, ihtiyarladığında sana destek olacak taylara ne oldu? Hepsi bir yaşına gelmeden satıldı ve Clover… ve Clover sen onları bir daha göremeyeceksin. Dört defa lohusalık geçirmene ve tarlalardaki onca çabana rağmen sadece sana bir avuç yem ve ahırda yatacak ufacık yerden başka ne verildi?” Toplantıdan çıkan hayvanlar artık insanlardan nefret ediyordu. Sonra Koca Mayor ölüp gitti ama rüyası, sözleri ve şarkısı dillerde pelesenk olarak kaldı.

*Aslında her oluşumun, her başlangıcın bir rüyası vardır. Osman Gazi dünyayı saran bir ağaç, Oğuz Kağan doğuya doğru ilerleyen oklar görmüştü düşünde. Sanki bazı liderlerin tek vazifesi olur düş görmek, kendinden sonraki nesillere kurulmuş bir hayal bırakmak, ideal teslim etmek.  Bu düş iyi de olabilir kötü de. Marks Koca Major gibi kendinden sonrakilere süslü fakat kötü bir düş emanet etmiştir.  

Koca Major’dan sonra Napoleon ve Snowball çiftlikte gizli toplantılar düzenlemeye devam ettiler. Bir gün çiftliğin sahibi Janson’un sarhoşluğu ve dertlerinin başını aşması sebebiyle, gafletini fırsat bilen işçileri günlerce hayvanlara yem vermediler, işlerini ihmal ettiler. Açlığa dayanamayan hayvanlar da iplerini kopardılar ve yemek için her tarafa saldırmaya başladılar. Nihâyet hayvanları zapt etmeye gelen Janson ve adamlarına da acımasızca saldıran hayvanlar, hiç farkında olmadan insanları korkuttular ve çiftliği terk etmelerine sebep oldular. Artık çiftliğin tek sahibi hayvanlardı. Hiç beklenmedik bir anda Koca Major’un öngörüsü de rüyası da gerçek oldu. 

Snowball ile Napoleon, çiftlikteki hayvanlara toplantı yapıp beraber liderlik yapmaya devam ettiler. Çiftliğin adını değiştirdiler; “Moner Çiftliği” yerine “Hayvan Çiftliği” tabelasını astılar.* Üç ayda “animalimiz” ilkelerini “yedi emir” şeklinde özetleyip samanlığın duvarına yirmi metre uzaklıktan okunacak şekilde kalın harflerle yazdılar: 

“Yedi Emir:

1. İki ayaklı yürüyenlerin hepsi düşmandır.

2. Dört ayaklı yürüyenler veya kanatlı olanlar yoldaştır.

3. Hiçbir hayvan elbise giymez.

4. Hiçbir hayvan yatakta uyumaz.

5. Hiçbir hayvan içki içmez.

6. Hiçbir hayvan bir hayvanı öldürmez. 

7. Hayvanların hepsi eşittir.”

Fakat daha ilk günlerde ineklerden kova kova sağılan sütler ortalıktan kayboldu.

*Ne yazık ki kuralları koyan da hemen ilk fırsatta bu kuralları savsaklayan da diktatörlüğe meyilli  idareciler oluyor. Kova kova sağılan sütlerin kaybolması idareci domuzların mahareti çünkü. 

Sonra hayvan cumhuriyetinin işareti olarak göndere bayrak çekildi. Bayrakta hayvan ayağı ve boynuzu resmi vardı.

*Sosyalist Rusya’nın orak çekiç amblemli bayrağını hatırlatıyor. 

Snowball, okuma yazma seferberliğinde okumayı öğrenemeyenlerden, Yedi Emiri tek tek ezberlemelerini, ezberleyemeyenlerin de özetini öğrenmelerini istedi: “Dört ayaklılar iyidir; iki ayaklılar kötüdür.” Özellikle koyunlar bu vecizeyi hemen ezberlediler. Sonra mevsiminde yerlere kadar serilerek düşen elmaların iyilerinin, sadece domuzlara tahsisiyle alâkalı emir yayınlandı. Hayvanlar bu durumu garipsediler fakat ses çıkaramadılar çünkü kaliteli yiyeceklerle beslenmeyen domuzlar, lâyıkıyla görevlerini yapamasalar, alimallah Jones gibi insanlar çiftliğe geri dönebilirdi. Bu istenmeyen, kötü, korkulacak bir durumdu tabi. 

*Korku. Dikta rejimlerinde halkın korkularını tahrik  etmek ve onları daima kendilerine muhtaç kılmak önemli bir stratejidir. Hem içimizde hem de dışımızda zibil gibi düşman vardır. 

Çiftliğini hayvanlara kaptıran Jones ne durumdaydı? Diğer çiftlik sahipleri Jones’in çiftliğinde meydan gelen ihtilâl ve isyandan endişe duymuşlar mıydı? “Yarın bir gün bu ihtilâl bizde de olabilir.” diye düşünüyorlar mıydı? Kendini içkiye vermiş olan Jones’in bu sefaleti karşısında komşu çiftçiler yardıma pek yanaşmıyor, Jones’in karşı karşıya olduğu felaketi gizlice kendi menfaatlerine çevirmenin hesabını yapıyorlardı.

Komşu çiftlikler arasında, birbirlerine karşı besledikleri nefret o kadar fazlaydı ki kendi faydaları için bile bir araya gelemiyorlardı. 

*Dışımızdaki düşmanlara karşı beraber olamamak, dikta rejimler için altın bir fırsattır. İçimizde birbirimize karşı beslediğimiz düşmanlık, dışımızdaki düşmandan daha tehlikeli görüldüğünde, zalimler karşısında yalnız mücadele etmek zorunda kalırız.  

Bir zaman sonra Jones ve adamları, kaybettikleri çiftliklerini geri almak için harekete geçtiler; fakat böyle bir saldırıya çoktan hazırlıklı olan hayvanlar, Snowball’in sevk ve idaresiyle, bu saldırıyı büyük bir başarıyla püskürttüler. Öyle ki Jones ve adamları kaçarak canlarını zor kurtardı. 

*Başlangıçta Snowball ve Napoleon,  çiflikteki işleri beraber yürütüyorlardı. Hemen her diktanın başlangıcında, daha geniş ortaklıkların ve ittifakların olduğunu görürüz; fakat diktatör zamanla güçlendikçe her fırsatta ortaklarını ekarte eder. Gerekirse canlarına okur. Zaten Napoleon, romanın ilerleyen kısmanda dost ve arkadaşlarını nasıl etkisiz hale getirdiğini hayretle okuyacağız, göreceğiz. 

Snowball ve Napoleon, çiftlikteki işleri beraber yürütüyor ve karar alıyorlardı fakat aralarında pek anlaştıkları da söylenemezdi. Toplantılarda renkli hitabeti sayesinde oyların büyük çoğunluğunu Snowboll’un almasına rağmen, Napoleon kulis faaliyetindeki becerisiyle durumu eşit hâle getirirdi. En şiddetli tartışma, elektrik üretecek olan “yel değirmeni projesi”ni Snowball anlattığı zaman yaşandı. Çiftliğin bütün işlerini çok kolaylaştıracak, elektiriği üretecek olan yel değirmenin yapılmasıyla alâkalı son oylama yapılıyordu. Artık Snowball’in konuşmalarıyla herkes bu işe ikna olmuşken, Napoleon ayağa kalktı ve tiz ve yüksek bir ses çıkardı. Bu ses kaybolur kaybolmaz, boyunlarında çivili tasma bulunan dokuz köpek korkunç havlamalarla içeriye daldılar ve Snowball’in üzerine atladılar. Snowball kaçarak canını zor kurtardı. 

*Bir düşünün, elektrik üretecek yel değirmenini yapmayı Snowball becerebilseydi ne olurdu? Hiç kuşkusuz Napoleon ile olan idarecilikteki eşitlik Snowboll’un lehine bozulur ve Napoleon’un pabucu dama atılırdı. Sıfırlanırdı yani… Çaptan düşmemek için biricik çözüm,  yegâne çare darbe. Bu bakımdan diktatörler, ya kaliteli insanları kendi hesaplarına kullanmaya çalışırlar ya da daha çok çevresinde başarısız ve çapsız insanlarla iş yapmayı tercih ederler. 

Bu mahlukların, (köpeklerin) nereden peyda olduğunu önce kimse anlayamadı ama sonra mesele çarçabuk çözüldü. Bunlar Napoleon’nun çok önceden analarından ayırdığı ve yetiştirdiği yavrulardı. Tam yetişkin olmalarına rağmen, iri  kurt kadar vahşi görüntüleri olan köpeklerdi. 

Gidip Napoleon’un sağına soluna dizildiler. Köpekler önceden Jones’e yaptıklarını yaptılar; Napoleon’a kuyruklarını salladılar.

*Köpekler,.. Evet köpeklere kim sahipse idareye de sahip olur. Burada köpeklerin kolluk kuvvetlerini temsil ettiğini söylememe bilmem gerek var mı? Asker,  polis gibi.. Ve Napoleon bu köpekleri daha yavru iken analarından ayırmış ve kendine bağlayarak yetiştirmiş. Bu önemli bir nokta. Kolluk kuvvetleri yanında değilse, halkı ikna etmiş olman, Snowboll gibi hatip olman falan önemli değil. 

Hayvanlar ise bu yeni durum karşısında şaşkınlıklarını ifade ettiler ancak eski çiftlik sahibi Jones tekrar geri gelir korkusuyla olan biteni kabullendiler, içlerine sindirdiler.  

Snowboll’un kovulduğu günden üç pazar sonra Napoleon, yel değirmeninin inşa edileceğini duyurunca hayvanlar bu sefer daha büyük bir şaşkınlık geçirdi. Başka bir domuz olan Squealer’in hayvanlara anlattığına göre, Napoleon bu projeye aslında karşı değilmiş. Elektrik üreten yel değirmeninin yapılması daha kolay olsun diye Napoleon, bu işe engel olan Snowboll’u köpeklere kovdurtmuş da daha neler daha neler! 

You may also like...

1 Response

  1. Canan says:

    Hayvan Çiftliği’ni okuduğum çok öncesi yıllara dayanır. Yazınız vesilesiyle tekrar okumuş kadar oldum. Bu arada yorumlarla da * özet, okuyucu zihninde tam anlamıyla daha net idrak ediliyor. Elinize emeğinize sağlık….

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *