MODERN ZAMANLARDA İNSAN

Seyfullah Sacit

Modern dünyanın çok yüzlülüğü içerisinde bir insan… Her şeyden uzak… Onun için bir adım ötede gibi her şey… Ne uzak ne de yakın gibi bazen. Bazense bu iki sözcükte anlamını yitiriyor. Bu iki kelime bile yokoluyor insanın içinde. Mutlak yoksunluk hâli… Amaçlar planlar… Her şey bir yokluğun ortasında boğuluyor sanki onun için. Korku gecelerinin zifiri karanlığında kendi içinin karanlığını görünce daha da ürküyor. Öyle bir korku hali ki aydınlık arayışı bile ürpertiyor onu. Bu korku sarınca mahiyetinin her bir yanını, artık olduğu yerde mıhlanmış vaziyette sabahlıyor her gece. Ya da gaflet uykusunun koynuna giriyor. Donmuş, mat bir manzara misali, canlılık denilen mefhumdan küçücük bir emare olmaksızın duruyor odanın içinde. Bir heykel gibi cansız… Kendi çabalarıyla uyanamadığı ölüm uykusundan bir Mesih nefesi bekliyor. Bir kurtarıcı… O kurtarıcıdan bir merhamet dokunuşu… Artık tek çare belki de bu dokunuş, canlanabilmesi için.

Zamanın ve mekânın değeri yok oluyor. Her anın hemen geçip gitmesin temenni ediyor insan modern zamanlarda. Her şeyde olduğu gibi bu iki mefhumu da tüketerek ihya edeceğine inanıyor. Beklediği dokunuşu tüketimle aradığı için o dokunuşun vakti gelsin diye bonkörce harcıyor zamanı. Mekânı ise hiç gözü görmüyor. Sahi! Şu an nerede? Bir önemi var mı onun için? Nereye gitse yine aynı yerde… Kendi içindeki karanlık dehlizde… Bu karanlığa aydınlık bekliyor. Sunulan her doğrunun, hakikatin önündeki en büyük engel olduğunu anladığından beri, zaman ve mekân yok oldu onun için. Issız bir çölde veya dünyanın en güzel yerinde… Önemi yok artık. O hep kendi içindeki meydan muharebesinde…

Dokunulan veya hissedilen her şey, varlıkla yokluk arsında bir yerde. Bir araf halinde insan bu zamanlarda… İnanç bu yolda onu var olmaya götürürken, inançsızlık yokluğa gebe bırakıyor korku ve ümit mihverinde… Korkuya çok yakın. Ümidin hemen dibinde… Lâkin ne onda ne bunda… İkisinin arasında bir yerde…

  

Hep bir aralıkta… Ne orada ne de burada. Bazen sanki her yerde gibi bir serap içinde, bazense hiçbir yerde… Kısacası modern zamanlarda insan hep bir ikilemde… Olmak istediği ile olduğu arasında sıkışıp kalmış. Modern zamanların insanının çıkmazı işte tam da bu iklimde… Az bir cesaret, çokça dirayet lazım adım atmak için olmak istediğine… Adım atmak işin yarısıyken, dirayet göstermek tamamlamasına vesile yolu. İkisi arasında sıkışan insan hep bir kısır döngü içerisinde… Adım olsa da çoğu zaman devamı yok. Güdük idraklılar ülkesinin içerisinde bir hayalet görünümünde, dirayetsizliğin timsali olan bu zamanın insanı… 

Kısacası; her an yeniden başlayan bir yolculuğun hiç yol alamamış yolcusu… Anlamdan uzak anlama tuzak bir beldenin en anlamlı haline bakmak. Sahi! Bir yer ne kadar anlamlı gelebilir ki bir insana ya da ne kadar anlamsız…?

Zaman her şeyi önüne katmış götürürken, zamanın üstüne yalnız başına ulaşamayan; korkak ve ürkek, inancından bile emin olamayan modern insanın tek ümidi kurtarıcı bir nefeste. Elinden tutup zamanın üstüne çıkaracak vesilede gözleri… 

Aşılamayan her engelin ardından, aşma çabasını da yavaş yavaş kaybetti modern zamanlarda insan. Tabi ki bu manevi mânâda böyleyken, özgürlüğün peşindeki macerası, ortasına kaldığı ikilikler cumhuriyeti içindeki esaretinde son buldu.

Zaman geçiyor… Kendi başına ürettiği çözümlerin daha büyük sorunları beraberinde getirdiğini gören insan, en çokta hayat verici nefese muhtaç… Ümide teslim olacağı ana kadar çekilen her çile içinde, elinden tutacak vesileyi hasretle bekliyor…

You may also like...

1 Response

  1. Canan says:

    Modern zamanın modern insanlarıyız istesek de istemesek de. ” Konfor ruhun bataklığıdır.” sözünü çok severim. Eskilerin durgun ve dingin hayatına şimdilerin hızlı ve yoğun yaşantısı karşı duruyor.
    “Her şey birden bire oldu…” diyen şair gibiyiz. Modern…
    “…her an yeniden başlayan bir yolculuğun hiç yol alamamış yolcusu…” demişsiniz. Çok doğru…
    Elinize yüreğinize sağlık. Yazı yolculuğunuzda yolunuz açık olsun hep.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *