DURMUŞ SAATLER DÜKKÂNI
SADIK-I MEVA
Gamze Güller’e ait olan “Durmuş Saatler Dükkânı” isimli kitap, İletişim Yayınları tarafından 2020 yılında basılmıştır.
Durmuş Saatler Dükkânı 14 öyküden oluşmaktadır. Her öykü kendi içinde farklı özgün içeriğe sahiptir.
Şimdiii…
Paranoya zihinleri anlamak ve insanların terk edilmiş duygularına şahit olmak isterseniz, buyrun, kitabımıza başlayalım.
Yazar karmaşık zihinleri, ruh hastası yazarların paranoyalarını, sıradan öğle yemeklerinde konuşulan gizemli ölümleri sâde ve özgün bir üslupla anlatmış.
Cümleler gözümüzün önünden hızla akarken, anlatılmak istenen çok net ifade edilmiş.
Akıllarda can bulan anlatımıyla, ince tasarlanmış öykülerle başbaşasınız.
“Acı dipsiz bir kuyu. Düşünce çıkamazsın. Düşmemek için birbirimize tutunduk Ali’yle.” (D. S. D.)
Yeri geliyor öykülerin içindesiniz, kahramanlarla berabersiniz. Yalnız değilsiniz…
Kitabı okurken meraklanıyorsunuz. “Peki ya sonra ne olacak? … Hayır! Sakın!” derken…
Beklenmedik sonlarla karşılaşıyorsunuz. “Yok artık. Göz kapaklarını kesmek de ne demek?” diye kendi kendinize sorular soruyorsunuz.
Yardım etmek istiyorsunuz.
“Biliyorsunuz hiç kıpırdamadıkları için en iyi fotoğrafı ölüler verir.” (D. S. D.)
Kitabımızın kahramanları kendi iç dünyalarında sık sık sorun yaşayan, kendisini evhamlara rahatlıkla kaptırabilen ve hayatın yoğunluğundan ötürü benliklerini unutan kahramanlar.
“Çıkıp bu döngüyü kırması, bu evden, bu mahalleden, bu hayattan kurtulması gerek. Çıkmak için elini dolap kapağına attı. Tam açacağı anda kilitte bir anahtar gördü ve dış kapının gıcırtısı duyuldu yeniden.
Daire kapısı hızla açıldı. Biri paldır küldür içeri daldı.
‘Şimdi göreceksiniz!’ dedi.”
Kimisi yalnızlık korkusu yaşarken, kimisi de hayalî insanlarla beraber hayat sürüyor.
“Acaba?” diyorlar, “Delirmiş olabilir miyim?”
Yazar, kahramanların bu iç çekişmelerini ve yalnızlıklarını sâde bir üslupla kağıda dökmüş.
Kısa ve öz cümleler, okuyucuyu okumaya teşvik ederken, evrenselliği kucaklayan cümleler ise kitabın ne kadar çok insana hitap edebileceğini gösteriyor.
Öyküleri okurken kahramanlara yardım etmek istiyorsunuz. Elinden tutup kaldırmak istiyorsunuz.
Olaya siz de şahitsiniz. Çekişmeleri bizzat görerek karmaşık zihinleri anlamaya çalışıyorsunuz.
Yoksa…
En başta ifade ettiğim gibi, bir insan niye göz kapaklarını keser ki?
Yazar zaman zaman yazılarında okuyucunun aklına soru işaretleri bırakmış. Bu da okuyucun aklında boşluklar oluşturuyor. Her ne kadar ben pek tercih etmesem de yazarın okura hayal etme fırsatı bırakması, okurların hoşuna gidebilir.
Kitabı bitirdiğimde, paranoya zihinlere karşı empati kurma yetim gelişti diyebilirim.
Sezgilerim kuvvetlendi. Kitap kahramanlarına benzer insanlarla karşılaşırsam, muhatabımın iç dünyasını rahatlıkla anlayabilecek ve o insanları garipsemeyeceğim.
“O hayal kırıklığı, olduğundan başka yerde olma arzusu… Veya hep başka bir yere ait olduğunu içten içe duyumsamak ama kaçıp gidememek. Nerede olursan ol, kendini durmadan yabancı hissetmek. Bu mu yıpratıyordu bizi bu kadar?” (D. S. D.)
Sizin de etrafınızda aklı karışık, yalnızlıktan korkan ve evham ede ede kafayı yiyen insanlar vardır.
Şayet muhatabınızın anlam veremediğiniz davranışlarını anlamak ve empati kurma yetinizi güçlendirmek istiyorsanız, sizi “Durmuş Saatler Dükkânı” kitabına davet ediyor, keyifli okumalar diliyorum.
“Nereye kaçarsan kaç ölüm gelip seni buluyor. Belalı olan o gemi değil, bu dünya, diyemedim.”
“Koşmak yerine beklemek gerekir. Zaman ışık gibidir, tutamazsınız. Ama hayallerinizi geri getirir.”
“Zaman acımasızdır çocuğum. Başa çıkmak için onun gibi olmak gerekir. Boşuna onun önünde koşmaya çalışmayın. Peşinden gitmeyi bilin.”