Cesur Kalem: Ahmet Altan

Ahmet Altan… Hem yazar, hem gazeteci. Gazeteciliğe mi yazarlığı mı daha önde diye sorarsanız “ikisi de at başıdır” derim. 2019’da çıkan en son kitabı dünyayı bir daha göremeyeceğim Amazon’da dünyada en fazla satılan ilk 20’ye girdi. Ölmek kolaydır sevmekten, ve kırar göğsüne bastırırken, sudaki iz, tehlikeli masallar öne çıkan kitaplarından bazılarıdır. Cumhuriyet tarihinde sudakiz isimli romanı toplattırıp yakılmış ve bu sebepten ötürü yargılanmış cumhuriyet devrinin ilk yazarıdır.

1950 yılının Mart ayında dünyaya gözlerini açtı. Çetin Altan ve Kerime Altan’ın oğlu olan Ahmet Altan çocukluk yıllarında babasının gözü kara gazeteciliğinden ötürü mahkeme koridorlarıyla tanıştı. Bir süre robert koleji arkasından Ankara koleji nde eğitim gördü. Üniversite yıllarını kısmen Orta Doğu teknik Üniversitesi’nde geçirdi ama tamamlama imkanı olmadı. Üniversitesini İstanbul Üniversitesi iktisat fakültesinden mezun oldu. Ahmet Altan. Dergisinde başladığı köşe yazarlığını Hürriyet ve Güneş gazeteleri için yazdığı günlük yazılarla sürdürdü.

Paltolu Donkişot yirmili yaşlarda yazdığı ilk piyesidir. Dört mevsim Sonbahar isimli romanını 1982 yılında yayınladı. Ta o dönemden güçlü bir kalem olarak kalemler dünyasına giren Altan Tuzlada askerlik vazifesiniyaparken bu romanı Akademi Kitabevi Roman Büyük Ödülünü kazandı. Müstehcen olduğu gerekçesiyle toplatılan Sudaki İz isimli romanı yayımlandığı tarihten itibaren 45.000 satış yaptı. Ahmet altan roman yazmaya verdiği kısa bir aradan sonra Yalnızlığın Özel Tarihi isimli romanını 1991’de yayınladı. Bir taraftan televizyonculuk bir taraftan da gazetecilik yapma

ya başlayan Altan 1995 yılında Milliyet gazetesi nde çalışmaya başladı öbür yandan da Neşe Düzel ile birlikte kırmızı koltuk isimli program yapmaya başladı. Ama buradaki yazarlığı çok uzun sürmedi ve yazdığı Atakürt isimli yazıdan dolayı Milliyet’ten atıldı. Doksanlı yıllar Türkiyesi yine ifade özgürlüğü sınavı veriyordu ve sınıfta kalmıştı. Altan’ın mahkemenin önüne çıkaran köşe yazısını biografinin sonunda okuyabilirsiniz.

Ahmet Altan’ın geçmişine baktığınız zaman bu günü tahmin etmek çok zor değil zira o dönemde yaptığı televizyon programında kullandığı üsluptan rahatsız olan siyasiler tarafından programı yayından kaldırıldı. Sadece programın iptali ile yetinmeyen devrin muktedirleri tarafından 1.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Renkli ve hareketli bir gazetecilik hayatı olan Ahmet Altan Milliyet gazetesi’nden sonra Yeni Yüzyıl gazetesinde yazmaya başladı ama üslubu değişmedi. Değişmeyen farklı sert üslubu yer yer ona sıkıntılar yaşatsada onu kendi devrindeki yazarlardan farklı kılan ve aranan yazarlar kategorisine soktu. Altan Milliyet’te çalıştığı yıllarda denemelerden oluşan gece yarısı Şarkıları kitabını yayınladı. En çok tutulan kitaplarından bir tanesi olan bu deneme kitabı 15 baskı yaparak best seller arasında yerini aldı. Kadınlar tarafından en çok okunan yazar diye hakkında yer yer tenkitler yapılsa da eserin başarısından ötürü içten içe saygı duyulan bir yazar oldu. Bu tenkit o başarıyı yakalayamayan erkek yazarların kıskançlığı olarak mı algılamak lazım, bilemiyorum, tartışmalı bir konu, ama onun üslubuna kalemine kayda değer bir eleştiri getiremeyen münekkitler bu eleştirilerinde haksız oldukları izlenimi veriyorlar.

Çok geçmeden yeni bir romanıyla okuyucularıyla buluşan Ahmet Altan tehlikeli masallar isimli eserini 1996 yılında yayınladı. Bilmem ki bu romanda yayınlandığı dönem içersinde en fazla okunan kitaplardan birisiydi demeye gerek var mı, bence yok çünkü Ahmet Altan klasiği bozulmadı. Bir aşk romanı olan bu eser o yıl içinde en çok okunan romanlar arasında yerini aldı.

Bu romandan sonra Karanlıkta Sabah Kuşları isimli kitapla ikinci deneme kitabını yayınlamış oldu.Toplumun yaralarını dertlerini öfkelerini tutkularını dile getiren bu kitaptan iki yıl sonra yani 1998’de kılıç yarası gibi isimli romanını yazdı. Altan’ın bir neoklasik olarak nitelendirdiği bu romanından yıllar sonra yani 2019’da hapishanede yazdığı Dünyayı Bir Daha Göremeyeceğim kitabında bahsederken romanından bir alıntı yaparak kendini şöyle tarif eder: “Romanını yaşayan adam”.

Yıl 2001 ve Ahmet Altan yeni bir romanıyla okuyucularıyla buluştu: İsyan Günlerinde Aşk.Ahmet Altan’ın her bir romanının bir tarihi arka planı olduğu gibi 50.000 baskı yapan bu roman da 31 Mart vakasını konu edinir. Deneme türü kitaplarda aranan güçlü kelimeleri bulabileceğiniz ve Kırar Göğsüne Bastırırken deneme kitabıyla birlikte Kristal Denizaltı ve sonrasındaUzun Gece isimli romanıyla sonraki dönemde de okuyucularıyla buluşmuş oldu.

Türkiye’nin en zor devirlerinden bir devir olan 2007 yılı ve sonrası taraf gazetesinin kurucularından birisi olarak sesini daha rahat ve daha özgür ifade edebileceği gazetecilik hayatına geri döndü. Türkiye’nin askeri vesayet ve darbe konularının çok sert bir şekilde konuşulduğu ve yargılamaların tutuklamaların olduğu bir dönemde her çıkardığı gazetenin manşeti ülkenin gündemine bomba gibi düştü. Aralık 2012’de Taraf gazetesindeki görevinden istifa etti.

Günnur Altan ile 1968 yılında evlenen Ahmet Altan’ın Sanem ve Kerem isminde iki çocuğu var. Türkiye’de gerçekleştirilen ve hala üzerinden ses perdesi kaldırılamamış olan 2015 darbe kalkışması bahane edilerek hapsedilen yüzlerce gazeteci ve yazarlardan birisi olarak hakkında başlatılan davada tutuklandı. Hakkında sürdürülen davada İki defa serbest bırakılan Ahmet Altan üçüncü defa tutuklandı. Şu anda hala Silivri hapishanesinde mahkum…

You may also like...

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *