KARABASAN
ESRA DOLUNAY

Neye koşuyorum? Arkama bakamam. Neye dokunsam pis, nereye dönsem ezik, harabe; neye baksam virane , neyi konuşsam ya çürümüş ya çiğ. Nereye koşuyorum? Ayaklarımın altındaki balçık battıkça adımlıyorum . Sinekler uçuşuyor, konuyor yüzüme gözüme arsızca. Ağırlaşıyor ayaklarım ve betonlaşıyor her adımda . Ellerimi üzerime siliyorum, diğer yandan paçalarımı kirletiyorum. Yüzümü gözyaşlarımdan temizliyorum , yerine ise siyah izler bırakıyorum. Gökyüzünün rengi gibi ve kargaların..
Bir ses bölüyor uğuldamasıyla puslu havayı. En huzursuz sesler çınlıyor kulaklarımda. Baykuşun sinsi bakışı dik dik karşımda . Mırıldanmaya çalışıyorum. Ağzımda kelimeler sıralanıyor ama dışarı bir harf çıkmıyor. Tekrar edip duruyorum içimde . Daha çok daha güçlü haykırıyorum , duyamıyorum …
Ağırlaşıyor ayaklarım bataklığın ortasında . Bir adım daha atamıyorum. Takatim son damlasında . Dayanılmaz bir uğultu.. kulaklarımı kapatıyorum. Kapattıkça yaklaşıyor sesler ve bir çınlama …!
Gözlerimi açtığımda dudaklarım kıpırdıyor . Mütemadiyen aynı kelimeleri tekrarlıyor . Serin bir ikindi vakti burnuma taze ot kokusu geliyor . Bir kaç kelebek havalanıyor üzerimden utangaç ve zarif. Gölgeleri düşüyor yüzüme gözüme. Ayaklarım arı kuşu kadar hafif. Tam üzerimde yaprakların hışırtısı ve başka bir arı kuşunun maviliğe ilk kanat Çırpışı.. Yumuşak toprağı kaplamış papatyalar dokunuyor yanağıma . Gün ışığı gözümü kamaştırıyor . Bir kaç ses serbes kalıyor ruhumdan ardı ardına . Ve kelimelere dönüyor sonra . Doğanın melodisine karışıyor aynı mısra : “ Fe inne me al usri yüsra. “ * (1)
*(1)Demek ki her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. (İnşirah:5)