BAYRAM

Handan Tunç 

Bayramlar mı değişti yoksa…?

Bir bayram sabahına daha uyanmak…

“Nerde o eski bayramlar…”

Sözleri çalındı kulağıma, dolandı dilime

Hemen hüzünlendi yüreğim, nemlendi gözlerim.

Daldım eski bayramlara gittikçe gittim eskilere.

Biraz daha, biraz daha derken gitmişim on sekizli yaşlara.

Sonra ileriye doğru yol aldım. 

Evliliğimin ilk yılları ve arkasında Türkiye’de yaşadığım şehirlerdeki eski bayramlarımı ziyaret ettim, ne güzelmiş o günler dedim…

Hasretle, özlemle, o bayramların alnından öptüm. Birer şeker aldım sevgiyle.

Ve devam ettim yolculuğuma.

Nijerya–Türkiye arasında geçen bayramları hatırladım.

Beş senelik Nijerya hayatımda; Ramazan bayramlarını Türkiye’de, Kurbanı ise Nijerya’da geçirdik.

Gözlerim ışıldadı birden. Kano–Nijerya’da ilk bayramım kurban bayramıydı. Ne kadar da güzeldi.

Hepi topu 10‐15 aileydik. Herkes yeni kıyafetler giymiş kahvaltılıklar hazırlamıştı.

Bir aile gibi, aynı sofra başında toplanmıştık… 

Halbuki daha dün gibi hatırlarım, o gün günlüğüme şunu yazmıştım gözyaşlarıyla “Gurbette ilk bayram, ne kadar da zor…”

Sarıldım tekrar oradaki arkadaşlarıma Kano’ya baktım özlemle yeniden.

Oradan ayrılırken gece on iki de; terasa çıkıp veda ettiğim gibi, veda ettim hüzünle bir daha…

Ve yola devam ettim.

Vardım Afganistan’a şöyle yüksek bir yere oturdum.

Dağ evleri vardı, yer edindim kendime bir köşenin başında.

Kuşbakışı baktım oradaki eski bayramlarıma.

Derin bir iç çektim, hüzünle karışık gülümsedim.

Hey gidi günler dedim… 

Ne kadarda kalabalıktı, yoğundu.

Misafirler, ikramlar nefes alamazdım koşturmacadan.

Uzaktan bakarken şunu farkettim, meğer ne çok sevmişim oradaki her bir arkadaşımı…

Geldi gitme zamanı. Fark ettirmeden sevgiyle el sallıyorum Kabil’e, Herat’a, oturduğum evlere sokaklara. 

Bir hasret dolu bakış gönderiyorum toplu kahvaltılara. 

İyikilerimi kalbime alıp bir el sallayıp, gözyaşları içinde ağır ağır adımlarla uzaklaşıyorum oradan…

Yine/yeniden yola devam ediyorum. 

Türkiye faslı kapanalı yıllar olmuş…

Varıyorum Ala‐too Dağları’na.

Sevdiğim, yalçın,heybetli Ala‐too…

Kalbimin ortasında Nijerya,

Sağında Afganistan,

Solunda Kırgızistan…

Kalbimin yarısı ise Amerika’da.

Sağ–sol tanımı yanıltmasın kimseyi, hepsi de hayatî, biri yek diğersiz olmaz.

Bişkek ne çok özlemişim seni…

Allah’ın hikmetine bakın ki, her gittiğim ülkede ilk bayramım kurban bayramı…

seyrediyorum uzaktan.

Bayramın birinci günü hep beraber Tokmok’a gidilecek.

Buluşma yeri… Market önü 

Saat 09,00’da.

Eyvah uyuyakalmışız…!

Yetişemeyeceğiz siz gidin telefonu ve “Hazirlanın gelin abla bekleriz.” sözünün ne kadar kıymetli olduğunu daha iyi anlıyorum şimdi.

Göz gezdiriyorum Bişkek’te yaşadığım üç bayrama,  ilkinde yabancı bir misafirdim, üçüncüde ise tanıdık bir ev sahibi…

Ve her yerde olduğu gibi geliyor yine bir veda zamanı.

İstemesem de gitmek gerek. Vedalar zordur bakıyorum dağın tam karşısındaki evime, orası gönlümde hep evim olarak kalacak -ne çok şey yaşadım acı, tatlı o evde–

Anı yaşadığım, anı biriktirdiğim evim…

Hoşçakal güzel şehir,

Her bir sokağına caddesine parkına aşina olduğum hoşçakal.

Gül yolluyorum kalbimden, sevdiğim arkadaşlarıma. 

Her biriyle olan hatıralarıma tebessüm ediyorum usulca…

Ve ayrılıyorum, o her seferinde “Nerde o eski bayramlar?” dediğimiz eski güzel bayramlarımdan.

2020’ de bayram, geleceğin eski güzel bayramaları mı olur? 

Yoksa gitti gelmesin mi olur?

Bilinmez

ama şunu bilmek gerek olanla mutlu olmak, gelecek güzel günlere/bayramlara birer davetiye.

Herkesin bayramının huzurlu geçmiş olması dileğiyle…

You may also like...

1 Response

  1. Canan says:

    Ne güzel ne vefa dolu bir yazı bu böyle. Gidip görmediğim o yerlere gitmiş gibi oldum sonra siz her şehrinize ,ülkenize bayramlıklar giydirmişsiniz hiç üşenmeden. Samimi,şeker tadında yazınız…
    Gönlünüzden bayram tadı anılarınızdan bayramlar eksik olmasın.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *