Sığıntı

Zeynep Kayadelen

Bir zamanlar ihaneti bilmezdim.

Ilık rüzgârları yüzümü okşardı yurdumun.

Simit kokan sokaklarında yürürdüm,

bir kenarda bitivermiş bir papatya kadar masum ve oraya ait…

Çocukluğum yankılanırdı gökyüzünde.

Her mevsimini ezbere bilirdi tenim.

Güneşlerim vardı kışın bile ısıtan.

Türküler dinler, demli çay içer,

daha güzel günleri düşlerdim.

Hoyrat bir rüzgar esti birden,

savruldum çok uzağa,

anasından ayrılmış bir bebek gibi.

“Sığıntı” diyorlar adıma…

Dilim tutuk kelimelerim kaldı ardımda.

Sanırım yaşarken ölmek böyle bir şey.

Senin için üzülenler var,

evini eşyanı paylaşırken…

İhanet yaftası boynumda, belim bükük.

Bir daha görür müyüm köyümü?

Annemin mezarını sular mıyım bir daha?

Eski günler gelmez bilirim geri.

Umudumu bırakmadım ardımda neyse ki…

Çay içmekten vazgeçmedim…

You may also like...

1 Response

  1. Canan says:

    “Güneşlerim vardı, kışın bile ısıtan…” Nice yaşanmışlığa şahit tutmuşsunuz dizelerinizi. Umudumuz önümüzde çay içmeye devam inşallah. Yazarken şiirleri,hikayeleri,denemeleri…
    Elinize sağlık, “hain” olmayan her halimizle. “Îhanet” sadece yafta üzerimize atılan çamur… Sular çağlayıp gidiyor şükür ki.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *