7.KOĞUŞTAKİ MUCİZE

Yasemin Tatlıseven

FİLM ADI: 7.KOĞUŞTAKİ MUCİZE

YÖNETMEN: MEHMET ADA ÖZTEKİN

YAPIM YILI: 2019

TÜRÜ: DRAM

 Yüreğinize büyük bir ustalıkla dokunacak, gözyaşlarınıza hâkim olamayacağınız, izlerken yutkunmakta zorluk çekeceğiniz bir film karşınızda… Bu filmi izlemeye karar verdiyseniz, yanınıza bol miktarda mendil almanızı öneririm.

Benim gibi kırk yaşın üzerindeyseniz eğer, seksen darbesinin soğuk izlerini, açılış sahnesindeki radyo anonsuyla birlikte iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Darbelerden çok çekmiş bir ülkenin evlatları olarak hemen hepimizin hafızalarına kazınan, belki travmalara sebep olan olaylar, bir kitap, bir müzik ya da bir film olarak, üstünden yıllar da geçse sanata böyle yansıyor. Bu paragrafı yazdıktan hemen sonra filmin yönetmeni Mehmet Ada Öztekin’in yaşını merak ettim ve aynı yaşta (1976 doğumlu) olduğumuzu görünce, filmi çekerken hissettiklerini şimdi daha iyi anladım.

2019 yapımı olan film, dram türünde, 2 saat 12 dakika. Güney Kore yapımı “Miracle in Cell No.7” adlı filmden uyarlanmış. Bir puanlama yapmam gerekirse 5 yıldız ve 90 puan verirdim.

Olaylar 1983 yılında Ege’de küçük bir kasabada geçiyor. 7 yaşındaki kızıyla aynı zeka yaşına sahip bir babanın, Heidi ile birlikte değişen yaşamlarını konu alıyor. O yıllarda tek lüksü kitap okumak olan küçük kız Ova (Nisa Sofiya Aksongur), Heidi’nin resimli hikayelerinin müdavimi ve tek hayali kasabadaki bir dükkanda gördüğü, Heidi’li okul çantasına sahip olabilmek. Olaylar dizisi, Ova’nın babası Memo’yu cezaevine kadar götürecek. Masum bir kişinin adaletle olan mücadelesini, suçsuzluğunu ispatlayacak güce sahip olamayışının verdiği çaresizliği hep birlikte izleyeceğiz.

23 Nisan sahnesiyle, yönetmen M. Ada Öztekin’in kendi çocukluğunun ve çocukluğundaki bayramların filmini çektiğine eminim. M.Ada Öztekin aynı zamanda yine bir dönem filmi olan ”Devrim Arabaları” nın da yönetmeni. Filmlerinden başlıcaları arasında, “Martıların Efendisi, Mahmut ile Meryem ve Kaybedenler Kulübü” var.

Aynı kuşaktan olmamız nedeniyle, kasabadaki 23 Nisan töreni, caddenin her iki tarafına sağlı-sollu toplanan kalabalık, kaymakam ve askerlerden oluşan protokol, cicili-bicili giyinmiş ilkokul öğrencilerinin ve bando takımlarının geçit töreni, beni alıp çocukluğumun mutlu bayram sabahlarına kadar götürdü. Çevirmeli telefon, kuzine, divanlar, kaneviçe örtüler ve duvardaki tabaklık gibi bir çok detay, seksenli yılları layıkıyla yansıtıyor. Bir dönem filmi olduğunu, kostüm seçimlerinden, kullanılan arabalara kadar her an gözlemliyorsunuz.

Babaanne (Fatma Nine) karakterine can veren Celile Toyon, yılların usta sanatçısı, en son yine bir dönem dizisi olan “Vatanım Sensin” adlı dizide güzel bir oyunculuk sergilemişti. Fatma Nine (Celile), Ova ve Memo’ya sahip çıkan müşfik ve yaşlı bir kadını başarıyla canlandırıyor. Ova’ya “Sen büyüyene kadar melek olmayacağım, sana ben bakacağım” diye söz veriyor. Çünkü Ova, annesi gibi ölen tüm insanların Melek olduğuna  inanıyor.

Mehmet Koyuncu, nam-ı diğer Memo karakterine geldiğimizde ise Aras Bulut İynemli’nin o müthiş oyunculuğu filme damgasını vuruyor. Karakterin saflığı, masumiyeti, çocuksu sevinçleri, ege şivesiyle de birleşince ayrı bir tat alıyorsunuz. Tutuklandığı zaman yediği dayaklara, gördüğü işkencelere üzülüyor, bulunduğu ortamdan Memo’yu çekip çıkarmak isteyecek kadar gerçekçi bir oyunculuk izliyorsunuz. Memo’nun dayak sonrası makyajları inanılmaz başarılı… Filmi beraber izlediğimiz oğlum, “Bu adama hâlâ nasıl Oscar vermediler?” diye hayıflanıyor.

“Öyle Bir Geçer Zamanki” adlı diziden beri parlayan yıldızına tanık olduğumuz A.Bulut İynemli, en son “Çukur” adlı dizi ile ekranlarda göz dolduruyor. Aynı yönetmenin “Mahmut ile Meryem” ve “Martıların Efendisi” filmlerinde de rol alan sanatçı, “Tamam mıyız?” adlı sinema filminde yine engelli bir karakteri canlandırarak, hafızalara o muhteşem oyunculuğu ile kazınmıştı.

Ova (Nisa), kasabalının deli diye alay ettiği babasıyla, özel ve güçlü bir iletişim kurmayı başarmış, küçük bir kızı canlandırıyor. Baba ile kızın birbirine sarılma sahnelerinde çoğu zaman içiniz “Cızz” edecek! Cezaevindeki babasıyla görüştürülmeyen küçük bir kızın, babasına ulaşma çabası yüreğinizi parçalayacak! Cezaevi duvarının bir tarafında Ova, diğer tarafında Memo’nun birbirlerine çaresizce seslenişi, bildikleri bir şarkıyı tamamlayarak söylemeleri en yürek yakıcı sahnelerden!

7.Koğuştaki tutuklu karakterlere can veren kadro müthiş oyunculardan oluşuyor. Bu kadar kaliteli bir ekibi bir araya getiren yapımcı ve kast sorumlusunu ayrıca tebrik etmek gerekir. Cezaevi Müdürü Nail (Sarp Akkaya), Mine Öğretmen (Deniz Baysal) ve Yüzbaşı Faruk (Deniz Celiloğlu) dikkat çeken diğer karakterlerden. Filmin kötü adamı ise sıkıyönetim komutanı Yarbay (Yurdaer Okur). Görevini kötüye kullanan, olayların akışını kendi istediği gibi değiştiren, elindeki gücü kullanarak insanların hayatlarıyla oynayan sevimsiz bir tip!

İlker Aksum, Mesut Akusta, Yıldıray Şahinler gibi oyuncuların da içinde bulunduğu tutuklular, filmin sonunda size cezaevini sevdirecek kadar başarılı karakterler. İlker Aksum’un bazen ağlatan, bazen güldüren oyunculuğu, koğuştaki rolüne çok oturmuş. İlk bakışta koğuşun ağası, kötü adam diye düşünmenize sebep olan Askorozlu (İlker), ilerleyen sahnelerde yüzünüzdeki tebessümün sebebi oluyor. Hafız (Yıldıray) filme ayrı bir sempatiklik katarak, koğuştaki o sert havayı yumuşatmış.

Filmin başında babaannenin Ova’ya söylediği iki gerçek ne? Koğuşta sürekli duvara bakıp, kimseyle doğru düzgün konuşmayan Yusuf Ağa’nın sırrı ne? Son ana kadar merak ediyorsunuz. İnanılmaz bir sonla final yapan filmde kendinizden çok şey bulacaksınız.2019 yılının en çok izlenen filmi olarak, sinema seyircisini salonlara çekmeyi başarmış bu yapıtın, müziklerinin filme göre zayıf kaldığını söyleyebilirim (Puanlamada 10 puan kırmamın sebebi buydu). Müzikleri yapan Hasan Özsüt daha etkileyici ve vurucu müzikler yapabilirdi. Seyirciye duyguyu geçiren, müthiş oyunculuklar olmuş. Ova ve Memo’nun çaresizlik duygusunu da sevinçlerini de yüreğinizde hissediyorsunuz.

Film ile ilgili akılda kalıcı repliklerden biri “Baba iyi adam! Baba iyi adam!”   Ve Fatma ninenin torununa söylediği şu replikte çok çarpıcı “Babanla ilgili kim ne ceza verirse versin, senin baban iyi adam!” Sinema salonunda izlendiyse, kesinlikle ayakta alkışlayarak bitireceğiniz ve salondan çıkarken müthiş bir huzur hissedeceğiniz, mutlaka izlenmesi gereken bir film sizleri bekliyor.

İYİ SEYİRLER…

You may also like...

2 Responses

  1. Canan says:

    Bu filmin bende de hatırası var: ” İlk defa fragmanını izlemeden giittiğim tek sinema. Sinema salonundaki sessizlik, hıçkırıklar ve Ovaaaaaaaaa!!!!”
    -Lingo lingo!!!
    -Şişeler!!!
    ve Hayat ve zaman ve yaşananlar… Tekrarları hayatın. Zalimler hep aynı, mazlumlar hep aynı…
    Elinize emeğinize sağlık… İzlemeyenler de izlerse bu yazınızın rehberliğinde de ne güzel olur.

  2. GUSMENA S.N. says:

    Şimdi açık söylemek gerekirse, ben bu filmin ilk önce Kore versiyonunu izlediğim için pek dikkatimi çekmedi. Ayrıca filmin sonu değiştirilmiş Türk versiyonunda, ki bu da baya gözümden düşmesine neden oldu filmin. Asıl versiyonun da daha bir acı daha bir hüzün ve daha bir gerçekler vardı. Herşeye rağmen hakikati göstermekten herşeyi “olduğu gibi” anlatmakta usta Kore yapımı. Önünde sonunda ana karakterin dar ağacında olması bizi ” Adalet, eşitlik ve özgürlük” konularında sorgulatması açısından her zaman Kore yapımı Film hâli, benim favorim olacaktır.
    Yasemin Tatlıseven’in cümleleri çok iyi. Ayrıca Tebrikler.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *