GERÇEĞE AÇILAN GÖZLER: GAZETECİLER
Sinem Der ki
Gazetecilik ; ağır işçilik, sivri zeka, güçlü hafıza, sağlam kalem, donanımlı bilgi birikimi ve en başta cesaret gerektiren bir meslekten daha ziyadesidir. Tıpkı bir aktivist gibi, gerçekleri ideal edinmektir. Özgür gazeteciliğin timsali ağır işçiler, bütün bir milletin derdini sırtlarına yüklenirler ve bedel olarak ise suikast, sürgün hapis ve ya tecritle ödüllendirilirler(!) Dünya tarihi ne yazık ki bu acı öykülerle dolu. “Bir ülkede ileri demokrasi olmadığını, o ülkedeki gazetecilerin yaşadığı dramdan trajediden anlayabilirsiniz.” Çünkü gazeteciler medyanın, medya ise pek tabii halkın aynasıdır. Aslında yok edilmek istenen sadece onların değil, toplumun, bizi biz yapan farklı mozaik fikirlerin yansımasıdır ve fikir- ler esir edilemez. Bunu en ceberrut yöneticiler bile bilir. Öyle ise asıl esir edilmek istenen cesarettir… Ses vereni hazmedemeyen her dönemin diktatörleri, zulüme ve halkın gözünü korkutmaya çalışmaya, önce sivri zekasını, sağlam kalemiyle birleştirenlerden, sorunu ilk farkedenlerden ve önde durup karşı çıkanlardan başlar. Tıpkı sosyal hayat gibi…
Ve sonra mı? Sonra zulüm şimdilik kazanır. Gazeteci ya hapiste ya kabirde ya da sürgündedir. İçinde yine memleket sevdasıyla, toplumun her bir yarası onda tek tek kanar durur. Ondan geriye, rahat vicdanı ile yarattığı farktan bir yankı kalır. Bir gün bu yankıların bir çığlığa dönüşmesi ve artık gazetecilerin de esaretten kurtulması, insanca yaşaması şimdilik sadece bir dilek. Şuan coğrafyamızın içinde bulunduğu duruma ne kadar uzak ne kadar acı ve yabancı bir dilek değil mi? Bu gidişe “dur” demek için bu yankılar çığlığa dönüşmeli. Öldürülen, derdest edilen, zulüm gören gazetecilere, ideolojisi ne olursa olsun ayrım yapmadan sahip çıkılmadıkça, her söylenene inanmaya, aslında gerçekte ne olup bittiğini hiç bilmemeye, soyulmaya, talan edilmeye, bütün haklara tecavüz edilirken bunlara ses çıkaran kimsenin çıkmamasına mahkum olursunuz. Tabir yerindeyse hergün amatör bir sirk izlemeye mecbur kalırsınız. Dayak yiyerek sözde eğitilen hayvanlar gibi esarette kalırsınız. Haberiniz bile olmadan hayatınızın çalınmasına, vatanınızın parçalanmasına, onurunuzun zedelenmesine izin vermiş olursunuz. Gerçeklere açılan kapıya kör bir kilit vurmuş olursunuz. Ve her şey buradan başlar. Sonra zulüm artarak devam eder. Ama siz duymazsınız. Çünkü artık gazeteciler -sözüm ona- susturulmuştur. Bundan sonra hırsızlardan ahlak, zalimlerden adalet, düzenbazlardan din dersi alırsınız.
Hâsılı; “Gazeteciler, bir milletin gerçeğe açılan gözleridir.. KAPAMAYIN ! Gerçeklere kör olursunuz..!