BUZDAĞININ ARDINA YAZILAN ŞİİRLER: CAHİT ZARİFOĞLU
DENİZ BARIŞ
İşte adım
Ünüm gizli kalsın
İşte kılıcım
Ünü siyahlarca beyazlarca ünlensin….
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Abdurrahman Cahit Zarifoğlu, ismi gibi (ceht-cahit) gayretli bir o kadar da zarif, naif fıtratta bir şairdir. İçe kapanık, dalgın, zeki ve oldukça inatçı birisidir. Zarifoğlu’nda varlık acısı çekerken taşı dikine atan cesaretle, o taş düşerken kimseler incinmesin diye attığı taşın altına başını uzatan bir merhamet ve zarafeti bir arada bulunmaktadır.
Şiirlerini kızlara değil buzlara, buzdağının ardına yazdığını dile getirir. Özellikle ilk dönem kapalı şiirlerinin, insanı da bir kapanmaya, güncel dille arasına mesafe koymaya ve dil dalgıçlığı yapmaya zorladığı söylenebilir. Bu yüzden şiirlerinin hala dalgıç araştırmacıları beklediğini de belirtmek isterim.
Cahit Zarifoğlu , 1940’da Ankara’da doğmuş, aslen Maraşlı olan şairin ceddi kendi anılarında da belirttiği gibi Kafkasya’dan Maraş’a gelip yerleşen Kafkas göçmeni bir ailedir. Babasının hâkim olması dolayısı ile sürekli yer değiştiren şair ilk ve orta öğrenimini Siverek, Ankara, Kızılcahamam ve Kahramanmaraş’ta tamamladı. Lise son sınıfta ise pilot olma sevdasına kapılmış, Türk Kuşu Kampı´na katılıp; üç ay kurs gördükten sonra C brövesini almıştır. Şair, Planörle uçarak ve motorsuz uçak kullanabilmeyi öğrenmiştir. İlk şiirleri lise yıllarında iken Maraş’ta çıkmakta olan Hamle dergisinde yayımlanır. Bu yıllarda, daha sonra Maveracılar olarak adlandırılacak olan pek çok şair yetişmektedir. Bunlar arasında hayatı boyunca hatta ölümünden sonra da dostlukları sürecek olan Erdem Bayazıt da vardır.
Lisede olduğu yıllar Maraş’ta, Erdem Bayazıt, Sait Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Alâeddin Özdenören, Ali Kutlay gibi şairler bulunmaktadır. Üstelik bu kuşaktaki şairlerin Maraş’taki edebî ortamlarını besleyen, Bahattin Karakoç ile kardeşi Abdurrahim Karakoç’un da, bu yıllarda popüler hâle gelen, Maraş’ta çıkan dergilerde ve gazetelerde, yazıları yayımlanır.
Maraşlı şairler, “Demokrasiye Hizmet, Hamle” gibi yayın organlarında bir araya gelmişlerdir.
Zarifoğlu, Maraş Lisesi’ni arkadaşlarından üç yıl gecikmeli olarak bitirir. Erdem Bayazıt, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrencidir ve arkadaşı Zarifoğlu’nu oraya da- vet eder. 1961 yılında İstanbul’a gelir. Lise den sonra, İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümüne kayıt yaptırarak, Erdem Bayazıt’ın Eyüp’teki öğrenci evine yerleşir. Zarifoğlu, bu okuldan da gecikmekli olarak mezun olmuştur.
Edebiyâta, lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başlar. Öğrencilik yıllarında çalışarak okumak zorunda olmasından dolayı, muhtelif gazete- lerde sayfa sekreteri ve çeşitli kurumlarda çevirmen olarak çalışır. Serüvenci bir ruha sahip olan şair, Avrupa’yı otostop yaparak dolaşmayı hayal eder ve bu çılgın fikrini de yerine getirir. Dil kurslarına katılmak için Avrupa’ya gidip, bu vesile ile belli başlı Avrupa ülkelerini dolaşır. Otostopla Avrupa’yı dolaşacak kadar plansız ve çılgın düşünebilen, kayıkçı ve balıkçı kahvelerinde sıradan insanlarla dostluklar kurmayı seven bir kişiliğe sahiptir. Üniversite öğrenimini de gecikmeli olarak tamamlamıştır.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nda ve TRT’de çevirmen olarak çalışır. Son olarak da TRT İstanbul Radyosu’nda denetçilik yapar. İlk şiir ve hikâyelerini Kahramanmaraş’ta mahallî gazetelerde, daha sonra ki şiirlerini ise Sezai Karakoç’un çıkardığı dergilerde yayımlar. Diriliş Dergisi’nde çeşitli şiirleri okurlarla buluşur. Sanat hayatının bir bölümünü, şiirlerini Papirüs, Türk Dili, Yeni Dergi’de yayımlayarak sürdürmeye çalışır.
Sezai Karakoç’un yayımladığı “Diriliş”, Nuri Pakdil ve arkadaşlarının yayımladığı “Edebiyat”, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Akif İnan ve Nazif Gürdoğan’nın kurucuları ol- duğu “Mavera” dergilerinde şiir ve yazıları yayımlanır. Yine Kahramanmaraş’ta “Açı” adında bir dergi çıkarır. Mavera dergisi ve Akabe Yayınları’nın kurucuları arasında yer alır. 1985’te ilk romanı olan “Savaş Ritimleri” yayımlanır. “Yedi Güzel Adam” adlı kitabı en bilinen eserlerindendir. Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Erdem Beyazıt, Mehmet Akif İnan, Alaattin Özdenören’i, “Yedi Güzel Adam”da anlatmış ve bu grubun adı artık “Yedi Güzel Adam” olmuştur.
1976’da TRT Genel Müdür Mütercim Sekreteri görevine atanır. Aynı kurumun değişik ünitelerinde raportör, araştırma görevlisi, uzman ve şef olarak çalışır.
Zaman Gazetesi ve Mavera Dergisi’nde “Okuyucularla” başlığıyla sohbet köşeleri düzenler. 1983’te TRT İstanbul Radyosu’nda görev alarak, Radyo oyunları da yazan bir şairdir. Çocuklar için yazdığı kitaplardan biri olan “Yürek Dede ve Padişah” adlı eseri ile, 1984’te Türkiye Yazarlar Birliği’nce çocuk edebiyatı dalında yılın yazarı seçilir. 1986’da ise şairin son şiir kitabı olan “Korku ve Yakarış” yayımlanır.
Zarifoğlu, Gazâli’nin, medreseden tekkeye kaçması serüvenini de yaşamış birisidir. Salt entellektüelizmin kendisi için de, söz söyledikleri için de, yeterli derecede kurtarıcı ya da ferahlatıcı bir değer olmadığını ileriki yaşlarında fark etmiştir. Bu fark ediş, Gazâli’nin medreseden tekkeye, inzivaya kaçması gibi bir serüvendir. Nitekim benzer hikayeler batıda da gerçekleşmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan ağır trajedilerden dolayı içine kapanan ya da Hint mistisizmine yönelen aydınlar vardır. Cahit Zarifoğlu, annesine, Anadolu’suna, kendi köklerine kaçmıştır. O köklerde de tasavvufî bir neşve bulmuş, o neşveyle bir anlamda ömrünün son deminde ‘neylerse güzel eyler’ diyerek bu dünyadan göçmüş özel bir isimdir.
Bu dünya soğuk. Rüzgar genelde ters yönden eser. Limon ağaçları kurur. Bahaneler hep hazır. Güzel günler çabuk geçer.
1987 yılında 47 yaşında pankreas kanserine yakalanan Zarifoğlu, bir süre sonra yatağa düşer. Dostları sık sık ziyaretine gelirler. Ölümün yaklaşmasının verdiği hüzünle, yanında olan Erdem Beyazıt’ın elinden tutar ve “Erdem, kırlarda çiçekler artık bensiz açacak.” der. 7 Haziran günü, kırlardaki çiçeklerin artık onsuz açacağı gündür, çünkü o gün Zarifoğlu dünyadan ayrılır ve sevdikleri büyük bir kedere boğulur.
Bir şair olmak istedim
İslam haritasında
Baltalarını
Ortak çarşılara götürüp pazarlayan
Bize, sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek.
Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
” Zarif” yaşamış. Acziyetini şiirleriyle yenmiş Cahit Zarifoğlu. ” Bir şair olmak isterdim…” demiş. Hayatını şair olarak devam ettirdi içimizde. Ötelere pek çabuk gitse de…Kaleminize sağlık….