HOŞÇAKAL
HANDAN TUNÇ
Bazen, hoşçakal, bir veda kelimesi, bir hüznün ifadesi,bir ayrılık acısı,bir daha göremeyecek olmanın yürek sızısı. Bir bitirmenin anısı, bir sevdanın sonu, bir ikindi güneşinin son demi. Bazen hoşçakal, umutsuzca sallanan bir el, bazen gözden gizlice dökülen bir damla gözyaşı, isteksizce bırakılan bir hane, bir sokak bir şehir. Bazen hoşçakal, ayakların gerisin geriye gitmesi, naçar olmanın ifadesi, divane yüreğin sancısı. Yürekte kopan fırtınanın tek çıkar kapısı.
Bazen hoşçakal, limandan ayrılan geminin tüten dumanı, ambulansın acıyla çalan siren sesi, vagonlarin lokomotifle cüda düşmesi bir insanın dunya ya vedası, bir annenin yavrusundan ayrılması, bir babanın eline vurulan kelepçe. Bazen hoşçakal, ötelere duyulan bir özlem, nemli gözlerin uzaklara dalıp gitmesi, titrek dudakların ahh keşkesi, tükenen umutların maviden griye dönmesi,batan güneşin kızıla dönüşmesi.
Bazen hoşçakal, bütün olumsuz yaşanmışlıkların son mührü ve geri dönülmez son çizgisidir. Ve bazen de hoşçakal, bir kavuşma hamlesi, bir hüznün son bulması, sızlayan bir kalbin teskin oluşu, akan gözyaşın durmasıdır. Ve bazen de hoşçakal, yeni başlangıçların sebebi, kavuşabilecek olmanın verdiği tatlı huzur, bir seher vakti yüzüne vuran meltemin ılıklığı. Ve bazen de hoşçakal, ayrılığın bitiş çizgisi, evladın mis kokusu, ayrılığın vuslatta dönüşme dantelasi, gurbetten sılaya, tüllenen hülyası ve bir mutluluk kelimesidir.
Ve bazen de hoşcakal yarım kalan sevdaların yeniden canlanması, bülbülün güle türküsü, hapishane kapısının son defa açılması, mavi gökyüzünün yüreğine yol yapmasıdır.
Bazen… Ah o “hoşça kal” lar…Ağlattı bu yazınız beni. Ah yaşadıkça nasıl da çok diyoruz böyle. Kaleminize ve yüreğinize sağlık Handan Hocam….