Zindan Ülkesinden Birkaç Not

Sacit Said

Zindanda mıyız? Tel örgülerin ardından dünyaya bakan bir kaç küçük canlı misali izliyoruz dünyayı. Hem her şeye etki edebilecek gibi hem de elinden hiç bir şey gelmiyor gibi…

Her an ufuktaki derinliğe dokunacak gibi elimizi uzatıp bir metre öteye ulaşamamak… Hayal ile gerçek dediğimiz ikilinin arasındaki en büyük uçurumu o an yasarken ki hicran hali…

Ulaşamamak ve gidememek… Bir anin içinde kaybolmak isteyip en büyük işkence gibi zamanın içinde kalmak… Ne kaybolabilmek ne de var olabilmek gibi bir şey…

Olanca gücümüzle ayakta kalmaya çalışmak… Zihin ve kalbin arasına çekilmiş bir uçurumda ne zihne ne de kalbe yolculuk edememe hali… Aradaki köprüyü kim kuracak artık?

Onca yaşanılandan sonra iradesi felç geçiren birçok masuma kim el uzatacak? İrade davasında kaybetmek istemeyen bunca mazluma kim sıcak bir nefes olacak?

Mazlumlar memleketinin en zalimane zamanına denk gelmiş insanlarının sağlıklı düşünmesi mümkün değilken, bir bir kendi doğrularımızı sıralamak yerine hakikati neden aramıyoruz?

Kaçıncı ufuk çizgisinde tahayyül ufkumuz. Hangi tarafa gitsek başkalarının doğrularını çatıyoruz. Herkesin doğruları üzerindeki hakikati bulabilecek miyiz? Herkes doğrularından fedakârlık ettiği zaman…

Gerçekle bütünleşme sevdasındaki ruhların başkalarının doğruları tarafından esir alındığı bir dünya yalnızca cehennemdir…

Boş boş konuşmalar girdabında o ona sayıyor bu buna derken hakikat karşısında neden herkes suskun. Hala niye benim doğrularım denilen şeyleri dikte ediyoruz. Neden hala insanları dinlemekten kaçıyoruz? Korkudan mı? Kibirden mi?

Artık susalım. Doğruları olan insanların yanlışları ile yasamalarına izin verip sadece izleyelim. Yoksa bir etkimiz olmuyor hiç birine. Sonunda söylediklerimiz hakikat değil kendi doğrularımızdan ileri gitmiyor. Susalım… Hakikat kendi konuşsun…

İKİ DÜNYA ARASINDA 

Tüm olanlardan sonra bir masa başında geçmişin tozlu raflarından bir kitabı elime almışken bu kitabın kendi kitabım olduğunun bile farkında değildim. Sakince açtım kapağını. İlk sayfadan itibaren okumaya başladım. Genel olarak kitabı ilk elime aldığımda Önsöz’ünü gözden geçirirdim ama bu kez nedense direk kitaba başladım. Bunu bende anlayamadım.

İlk cümle; “iki ses olmadan sesinin hiç bir önemi yoktu insanın.“dı. İlk vurgunu yemiş gibi heyecanla devamını okumaya başladım. Her güzel kitabın ilk cümlesinin insanı canından vurması misali bu girişte beni can evimden vurmuştu. Sanki bir şeyler yıkılmaya başlamıştı iç âlemimde. Okumaya devam ettim.

Git gide geçmişin karanlık ülkesindeki benliğimin aydınlandığını hissediyordum. Her cümle sanki o karanlık köşeleri aydınlatıyordu. Daha önceleri de olmuştu bu hal lakin bu başka bir dünyadan konuşuyordu sanki. Sanki geçmişimin ta kendisi gibiydi. Bana beni anlatıyor gibiydi. Ürperdim… Bırakmak istedim bir an. Ama elimde olmadan devam ediyordum. Acı acı gülümsüyordum… Bazen de hafif bir tebessüm kaplıyordu yüzümü. Geçmişimde kendimi keşfediyor gibiydim. 

Sabaha kadar devam etmişti okuma. Kimse benim koluma girip “oku” dememişti. Sanki sadece kendi irademle bu okumaya itilmiştim. Acı veren tüm gerçeklerin farkına varmanın adı da bir acıyla anlatılabilirdi ancak… O da ıstırap hali… 

Bir an başımı kaldırıp pencereden dışarıya baktım. Karşımda, önceleri dershane olan şimdi ise ilkokul yapılan binayı görünce içimde acı bir his uyandı. Gecenin karanlığında mahzun bir şekilde bana bakıyordu sanki. Ben mi yoksa o mu daha çok garipti bilemedim. Sanki çehresi değişmiş bir halde gözlerini gece karanlığında bana dikmiş ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Benimse elimden hiç bir şey gelmiyordu. O ağladı ben ağladım. Kitabın sonuna geldiğimi gözyaşlarımı silerken anlamıştım. Yavaşça kitabı kapatıp tozlu rafa yeniden koydum.

Sabahın ilk ışıkları ile birlikte gözlerimi açtığımda ne kitap vardı ortada ne de geçmişten gelen o kitaba dair bir emare odamda. Sakince kalktım. Geceden kalan sadece penceremdeki bina ve okuduklarımın verdiği acıydı. Bir rüya mı gördüm yoksa gerçek olan oydu da ben şimdi bir rüyaya uyandım bilmiyordum…

You may also like...

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *