Ağır Kanat
Medine Yıldız
Karanlık bundan sonra yarına kalmayan aydınlık…
Ve uykuya uyumuş adanmış koskoca hayat …
Rüyaya inandı kalp ki hakikate yakındı …
Kelebeğin yanmaz tükenmez kanatları …
Ömür yetmez sanır haftalara sığmaz belki …
Yaşlanmış güvercinlere emanet eder hayatını …
Bir o bilir sevdayı bir de o kısa ömre verdiği manevi yılları …
Ağır ya da kocaman gelir kanatları bedenine …
Dünyayı dolaşır ister Asya’yı, ister Afrika’yı …
Nereye gittiğini bilmez ama gider yurdunu yuvasını bırakıp …
Bir rüzgâr selam verir bir de onu seven insanları…
Neydi gözlerini kapatan fikre, birleşen ve eğilen başı …
Karıncalanan bedende uyuşmuş yüzyılların sancısı…
Vakit varmıydı ki durağa su içmek için inecek takati …
Yorulmuş kozaya dönecek saniyeler ki heyhat geride kaldı …
Ağlamak mı ?
Her gece anlattığı gökyüzünde yıldızlar ömrüne bakakaldı …
Ağırdı kanatları …
Sevda ağır ….
Dönen ağır …
Ömür ağır ….
Yalnızlık ağırdı kanatlara bavul misali…
Anlatmalıydı hikaye masal olmadan…
Cesaretini kaybeden ürkek bir kuş ve onu kanatlarıyla sorgulayan hayat…
Bilmem ki nereye konsa yürüyen beden ….
Nereye çevirse, nereye dolsa bakışları farklı ….
Kalem ayrı karaladı tarihi, sayfalar ayrı…
Unutulmaz ummanlara sığdı, toprak sakladı belki de onları…
Öyle bir susamış ki gözleri kanlı kanlı akan gökkuşağı…
İmana bir kurtuluş yakışmış ki, secdede tövbe gözyaşları ….